Bir kadın hangi durumlarda hem evli olup hem bakire olabilir veya bakire iken hamile kalabilir? Bu sorunun cevabı vajinismus.

Vajinismus her 10 kadından birinde görülen yaygın bir problemdir. Vajinismusu olan kadında cinsel birleşme korkusu vardır. İstiyor olmasına rağmen penis veya başka bir cismin (parmak, muayene aleti, tampon gibi) vajinasına girmesine müsaade edemez. Girişe karşı korkusu vardır ve vajinasının giriş kısmında bulunan kaslarda kasılma olur. Bu kasılma kendisinin kontrolü dışındadır. Yoğun bir korkuyla birlikte vajinadaki kaslardaki kasılmanın dışında bacaklarda ve bazen tüm vücutta kasılma, çarpıntı, titreme, ağlama, bayılacak gibi olma diğer belirtilerdir. Bazen panik atak benzeri bir tablo bile yaşanabilir. Eşine doğru yaklaşan erkek onun yüzünde dehşet ifadesi görür, zaten çoğu zaman kadın elleriyle eşini iterek cinsel birleşmeye izin vermez.

Vajinismus genellikle ilk cinsel ilişki denemesinde ortaya çıkar. Daha sonra çiftler sık sık yeniden ilişkiye girmeyi denerler. Evliliğin ilk aylarında bu çok yoğun olur. Eğer psikiyatrist yardımı almazlarsa her deneme hüsranla sonuçlanır ve zaman geçtikçe de düzeleceğine dair umutları da azalır. İlk günlerde bu sıkıntılarını aileleriyle paylaşırlarsa daha sonra aileler de bu durumun takipçisi olurlar ve sürekli oldu mu olmadı mı diye sorarlar. Kadın kendini eksik ve yetersiz hissetmeye, erkek de kendisini reddedilmiş ve istenmiyormuş hissetmeye başlayabilir. Erkek bazen kadının bekaretiyle ilgili şüphe duymaya başlayabilir. Eğer bu sorunlar atlatılamazsa büyük umutlarla başlayan bir evlilik boşanmayla sonuçlanabilir. Ama vajinismuslu çiftlerin genellikle birbirlerine karşı sevgi sorunları yoktur ve durumla birlikte başetmeye çalışırlar. Çoğu zaman ailelere “tamam artık oldu” diyerek ve kendi içlerinde de cinsel birleşmeyi artık denemeyerek sorunun üstünü kapatmaya çalışırlar. Sonrasında hiç cinsel birleşmenin olmadığı ama cinselliğin yaşandığı bir evlilikleri olur. Bu şekilde yıllarca süren evlilikler vardır.

Vajinismusu olan kadınlar da diğer bir çok kadın gibi çocuk sahibi olmayı arzularlar. İhtimal çok küçük de olsa kendiliğinden hamile kalabilirler. Daha önce de belirttiğim gibi vajinismuslu çiftlerde penis vajene girmese de cinsel ilişkileri vardır, çoğu zaman sürtünerek boşalma gerçekleşir. Bu boşalmalarda spermler kayarak vajene oradan da rahime ulaşabilirler ve dolayısıyla kadın hamile kalabilir. Çoğu zaman buna sevinirler, çünkü doğumdan sonra vajinismusun da düzeleceğini zannederler, ama hamile kalmak veya doğum vajinismusu düzeltmez. Kadının hamile kalmış olmasına çoğu zaman sevinmekle birlikte bu durum bazen evlilikte krize de sebep olabilir. Çünkü erkek eşinden şüphelenebilir kendisini aldattığına dair.  Ancak belirttiğimiz gibi vajinismuslu kadınlar cinsel birleşme olmadan da hamile kalabilir.

Bazen de vajinismuslu çiftler asıl sorunları olan vajinismusu halletmeden çocuk sahibi olmak isterler ve tüp bebek, aşılama gibi yöntemler için kadın-doğum uzmanı doktorlara giderler. Maalesef bir kısım doktorlar da bu isteği yerine getirirler ve hiç cinsel birleşme yaşamamış bir kadın bu yollarla hamile kalmış olur. Doğumu da çoğunlukla sezaryenle tercih ederler. Ancak sezaryen ya da normal doğum farketmez, her iki durumda da vajinismus devam eder. Yani kadın yine penisin vajene girmesinden korkar.

Vajinismus, cinsel terapi ile tedavisi %100 olan bir problemdir. Tatminkar, iyi bir cinsel hayat insanın fiziksel ve ruhsal sağlığın önemli yapıtaşlarındandır. Ayrıca kadın-erkek ilişkisinin de en önemli belirleyicilerindendir. Çözümü kolay ve başarı oranı bu denli yüksek olan bir sorunla yaşamaya devam etmek yerine bir an önce bu sorunu bilimsel yolla çözmek üzere çiftlerin cinsel terapiye başvurmaları kendilerine yapacakları en önemli yatırımdır.

Vajinismus gibi görünen durum bazen de erken boşalmadır

Yeni evlilerde veya ilk kez cinsel ilişkiye girecek çiftlerde cinsel birleşmemenin sebebi bazen de erken boşalmadır. İlk kez cinsel ilişki denendiğinde kadında geçici hafif bir tedirginlik olabilir. Buna vajinismus değil ilk gece korkusu diyoruz ve bu çoğunlukla geçicidir. İlk gece korkusu toplumda kabul gören bir durum olduğundan çiftin asıl sorunu yani erkekteki erken boşalma gözden kaçar. Cinsel birleşememenin erkekten kaynaklanan bir durum olduğu ise genellikle kabul edilemez, üstü örtülü kalır. Toplumumuzda çoğunlukla aileler genç çiftin cinsel hayatının takipçisi olduklarından ortada bir sorun olduğunu anlarlar. Ama çoğunlukla sorunun erkekte değil kadındaki korkudan olduğuna karar verirler ve kadını hacı hocalara, doktorlara götürmeye başlarlar. Ayrıntılı cinsel öykü almayan veya bu konuda doğru bilgilere sahip olmayan kişiler de tıpkı aileler gibi kadında vajinismus varmış gibi kabul edip kadını tedavi etmeye çalışırlar, çoğu zaman erkeği görüşmeye bile çağırmazlar. Peki nedir bu erken boşalma?

Erken boşalma (prematür ejekulasyon), erkeklerde en sık görülen cinsel problemdir. Çoğunlukla 30 yaşın altındaki genç ve deneyimsiz erkeklerde görülür. Her 3-4 erkekten birinde erken boşalma görülmesine rağmen bu şikayetle doktora başvuru sık değildir. Çünkü erkeklerin bir kısmı erken boşaldıklarının farkında bile değildirler. Erkeklerin çoğunluğu sertleşmiş olmayı yeterli görürler. Yani onlara göre sertleşme oluyorsa tamamdır, vajene girinceye kadar ya da girse bile kadın da orgazm oluncaya kadar cinsel ilişkiyi sürdürüp sürdürememe önemli değildir. Bu nedenle erken boşalmada ancak, her defasında penis vajene girmeden boşalma olduğunda veya kadının zorlamasıyla erkek doktora gelmektedir. Bu konudaki yetersiz bilinçten dolayı, maalesef çok fazla sayıda çift tatminsiz bir cinsel hayat sürmektedir.

Erken boşalmanın tanımını yapacak olursak, penisin vajene girmeden önce veya girdikten hemen sonra erkeğin isteği dışında boşalmasıdır. Bir diğer tanıma göre cinsel ilişkilerin en az yarısında kadının tatmini olmadan erkeğin boşalmasıdır. Yani 10 defa cinsel ilişkiye giren çiftin en az 5’inde kadın tatmin olamadan erkek istemeden boşalıyorsa bu erken boşalmadır. Erken boşalma sorunu bazen öyle ağırlaşabilirki erkek cinsel ilişkiye girdiğini hayal ettiğinde bile boşalabilir.

Cinsellikle ilgili kaygı ve cinsel tecrübesizlik erken boşalmanın en sık iki nedenidir. Cinsel ilişkiyi bir sınav gibi algılayıp başarılı olma endişesi yaşayan erkeklerde erken boşalma sık görülür. Boşalma kontrolü penisten gelen hisleri farkederek zamanla oluşan bir tecrübedir. Kaygılı kişiler beyinlerindeki kaygılarla uğraşmaktan penisten gelen duyumlara odaklanamazlar ve bundan dolayı boşalmanın yaklaştığını hissedemezler, dolayısıyla da engelleyemezler. Yine cinsel tecrübesi az olan erkekler de henüz penislerinden gelen hisleri yeterince tanımadıkları için boşalmayı kontrol edemeyebilirler. Erkekler, ergenlikten itibaren ve erişkin yaşların başında düzenli masturbasyon ve cinsel ilişki ile boşalma kontrolünü zamanla öğrenebilirler. Ama erkek masturbasyon yapmıyor ya da nadiren yapıyorsa, düzenli bir cinsel ilişki imkanı yoksa boşalma kontrolünü öğrenemeyebilir.

Erken boşalma bazen şartlı refleks de olabilir. Örneğin daha önceki cinsel ilişkilerini genelev gibi yerlerde paralı yaşayan erkeklerde bu görülür. Çünkü paralı ilişkilerde süre sınırlıdır ve kadın erkeğin hemen boşalmasını ister. Yine özellikle aileleriyle yaşayan gençler evdekilere yakalanmadan cinsel ilişkiyi tamamlama kaygısıyla hızlı boşalırlar ve bu durum şartlı refleks olarak her zaman erken boşalmaya götürebilir.

Erken boşalmanın bir diğer sebebi de erkekte sertleşme bozukluğunun olmasıdır. Bu durumdaki erkekler sertleştikleri anda sertliklerini kaybetmeden bir an önce orgazma ulaşmak isterler ve bu da erken boşalmaya neden olabilir.

Erken boşalma da tıpkı vajinismus gibi cinsel terapi ile çok yüz güldürücü sonuçların alındığı bir problemdir. Cinsel terapide dur-başlat ve sıkma teknikleri gibi tekniklerle erkeğin boşalma kontrolünü öğrenmesi sağlanır.

Erken boşalmanın nadiren de organik sebepleri vardır. Prostatit, multipl skleroz ve bazı dejeneratif nörolojik hastalıklar bunlardan bir kaçıdır. Kişinin genel tıbbi öyküsü,  psikiyatrik öyküsü ve cinsel yaşam öyküsü ayrıntılı bir şekilde dinlendikten sonra gerekirse organik değerlendirme için üroloji konsultasyonu yapılmalıdır.

Yeni evlilerde veya ilk kez cinsel ilişkiye girecek çiftlerde cinsel birleşmemenin sebebi bazen de erken boşalmadır. İlk kez cinsel ilişki denendiğinde kadında geçici hafif bir tedirginlik olabilir. Buna vajinismus değil ilk gece korkusu diyoruz ve bu çoğunlukla geçicidir. İlk gece korkusu toplumda kabul gören bir durum olduğundan çiftin asıl sorunu yani erkekteki erken boşalma gözden kaçar. Cinsel birleşememenin erkekten kaynaklanan bir durum olduğu ise genellikle kabul edilemez, üstü örtülü kalır. Toplumumuzda çoğunlukla aileler genç çiftin cinsel hayatının takipçisi olduklarından ortada bir sorun olduğunu anlarlar. Ama çoğunlukla sorunun erkekte değil kadındaki korkudan olduğuna karar verirler ve kadını hacı hocalara, doktorlara götürmeye başlarlar. Ayrıntılı cinsel öykü almayan veya bu konuda doğru bilgilere sahip olmayan kişiler de tıpkı aileler gibi kadında vajinismus varmış gibi kabul edip kadını tedavi etmeye çalışırlar, çoğu zaman erkeği görüşmeye bile çağırmazlar. Peki nedir bu erken boşalma?

Erken boşalma (prematür ejekulasyon), erkeklerde en sık görülen cinsel problemdir. Çoğunlukla 30 yaşın altındaki genç ve deneyimsiz erkeklerde görülür. Her 3-4 erkekten birinde erken boşalma görülmesine rağmen bu şikayetle doktora başvuru sık değildir. Çünkü erkeklerin bir kısmı erken boşaldıklarının farkında bile değildirler. Erkeklerin çoğunluğu sertleşmiş olmayı yeterli görürler. Yani onlara göre sertleşme oluyorsa tamamdır, vajene girinceye kadar ya da girse bile kadın da orgazm oluncaya kadar cinsel ilişkiyi sürdürüp sürdürememe önemli değildir. Bu nedenle erken boşalmada ancak, her defasında penis vajene girmeden boşalma olduğunda veya kadının zorlamasıyla erkek doktora gelmektedir. Bu konudaki yetersiz bilinçten dolayı, maalesef çok fazla sayıda çift tatminsiz bir cinsel hayat sürmektedir.
Erken boşalmanın tanımını yapacak olursak, penisin vajene girmeden önce veya girdikten hemen sonra erkeğin isteği dışında boşalmasıdır. Bir diğer tanıma göre cinsel ilişkilerin en az yarısında kadının tatmini olmadan erkeğin boşalmasıdır. Yani 10 defa cinsel ilişkiye giren çiftin en az 5’inde kadın tatmin olamadan erkek istemeden boşalıyorsa bu erken boşalmadır. Erken boşalma sorunu bazen öyle ağırlaşabilirki erkek cinsel ilişkiye girdiğini hayal ettiğinde bile boşalabilir.

Cinsellikle ilgili kaygı ve cinsel tecrübesizlik erken boşalmanın en sık iki nedenidir. Cinsel ilişkiyi bir sınav gibi algılayıp başarılı olma endişesi yaşayan erkeklerde erken boşalma sık görülür. Boşalma kontrolü penisten gelen hisleri farkederek zamanla oluşan bir tecrübedir. Kaygılı kişiler beyinlerindeki kaygılarla uğraşmaktan penisten gelen duyumlara odaklanamazlar ve bundan dolayı boşalmanın yaklaştığını hissedemezler, dolayısıyla da engelleyemezler. Yine cinsel tecrübesi az olan erkekler de henüz penislerinden gelen hisleri yeterince tanımadıkları için boşalmayı kontrol edemeyebilirler. Erkekler, ergenlikten itibaren ve erişkin yaşların başında düzenli masturbasyon ve cinsel ilişki ile boşalma kontrolünü zamanla öğrenebilirler. Ama erkek masturbasyon yapmıyor ya da nadiren yapıyorsa, düzenli bir cinsel ilişki imkanı yoksa boşalma kontrolünü öğrenemeyebilir.
Erken boşalma bazen şartlı refleks de olabilir. Örneğin daha önceki cinsel ilişkilerini genelev gibi yerlerde paralı yaşayan erkeklerde bu görülür. Çünkü paralı ilişkilerde süre sınırlıdır ve kadın erkeğin hemen boşalmasını ister. Yine özellikle aileleriyle yaşayan gençler evdekilere yakalanmadan cinsel ilişkiyi tamamlama kaygısıyla hızlı boşalırlar ve bu durum şartlı refleks olarak her zaman erken boşalmaya götürebilir.
Erken boşalmanın bir diğer sebebi de erkekte sertleşme bozukluğunun olmasıdır. Bu durumdaki erkekler sertleştikleri anda sertliklerini kaybetmeden bir an önce orgazma ulaşmak isterler ve bu da erken boşalmaya neden olabilir.
Erken boşalma da tıpkı vajinismus gibi cinsel terapi ile çok yüz güldürücü sonuçların alındığı bir problemdir. Cinsel terapide dur-başlat ve sıkma teknikleri gibi tekniklerle erkeğin boşalma kontrolünü öğrenmesi sağlanır.
Erken boşalmanın nadiren de organik sebepleri vardır. Prostatit, multipl skleroz ve bazı dejeneratif nörolojik hastalıklar bunlardan bir kaçıdır. Kişinin genel tıbbi öyküsü, psikiyatrik öyküsü ve cinsel yaşam öyküsü ayrıntılı bir şekilde dinlendikten sonra gerekirse organik değerlendirme için üroloji konsultasyonu yapılmalıdır.

Boyunuz kilonuz ne olursa olsun vajen penisin girebileceği büyüklükte silindirik yapıda bir organdır. Çevresinde çok esneyebilmesini (örneğin bir bebek çıkabilecek kadar) sağlayan bir kas yapısı vardır. Normal halde vajenin uzunluğu 7-8 cm, çapı 2 cm’dir; uyarılınca boyu 9-11 cm, çapı girişte 3 cm, dip kısımlarda 6 cm olur.  Buradan anlayacağımız; vajen cinsel uyarıyla genişlemektedir.

Menopozdan önceki yaşlarda, uzun süre cinsel ilişkiye girilmese de vajen büzüşüp küçülmez. Ancak menopozdan sonraki dönemde östrojen hormonunun azalmasıyla vajende küçülme olur.

Doğru cinsel terapi uygulanmışsa vajinismus tekrarlamaz. Tedavi etkisi kalıcıdır.

Uzun yıllardır vajinismus olsa bile tedavi için hiç bir zaman geç değildir. Tedavi başarı oranı uygun cinsel terapi ile yine yüzde yüzdür.

Vajinismusun cinsel terapisi, çoğunlukla 6-8 terapi seansı ile 2-3 ay sürer. Zor ve karışık vakalarda süre 15-20 terapi seansının yapıldığı 6 aya kadar çıkabilir.

Bir kaç görüşme ile 1 ayda düzelen hafif vakalar da vardır ama nadirdir. Cinsel bilgi düzeyi çok düşük olan, genç kadınlarda durum sadece “ilk gece korkusu” olabilir. Bu sorun cinsel eğitim ve danışmanlıkla 1-2 seansta giderilebilir.

Vajinismus istem dışı ve kendi kendini besleyen bir hastalık olduğu için kendiliğinden düzelmez.

Vajinismusu olan çiftlerin bazıları çeşitli etkisiz tedavi girişimlerinden sonra cinsel sorunun düzelmesinden umudu kesip veya çocuk olduğunda vajinismusun düzeleceği ümidiyle kadın doğum uzmanlarına başvurarak tüp bebek veya benzeri yöntemlerle bebek sahibi olmaya çalışmaktadır. Ayrıca vajinismusu olan kadınlar, cinsel birleşme olmadan sevişme ile de hamile kalabilirler. Yani erkek kadının cinsel bölgesine boşalabilir, meni vajenin içine doğru akabilir ve döllenme gerçekleşebilir. Dolayısıyla düşük de olsa hamilelik ihtimali vardır. Ancak cinsel terapi ile düzelmemiş bir kadında vajen girişindeki kasılma devam ediyor olduğu için bu kasılma bebeğin çıkışına izin vermez, normal doğum yapılamaz ve sezeryanla doğum gerçekleşir.

Doğumdan sonra da vajinismus devam eder. Üremek, çocuk sahibi olmak cinsel ilişkinin fonksiyonlarından sadece biridir. Cinsellik “bebek sahibi olduk” diye bir kenara bırakılamaz, cinsellik ömür boyu sürer. Cinselliğin bedensel ve ruhsal faydalarının yanısıra eşler arasındaki ilişkiyi, sevgiyi güçlendirici etkisi vardır. Hem kadın hem erkek için tatminkar iyi bir cinsel hayat mutlu bir birlikteliğin, huzurlu bir yuvanın temellerinden biridir. Dolayısıyla bebeğin mutlu ve huzurlu bir ortama doğması için öncelikle vajinismusun tedavi edilmesi, bir süre (1 yıl kadar) sağlıklı bir cinsel hayattan sonra çocuk yapılması gerekir.

Vajinismusu olan kadınlar cinsel birleşme olmadan sevişebilirler. Erkek kadının cinsel bölgesine boşalabilir, meni vajenin içine doğru akabilir. Dolayısıyla düşük de olsa hamilelik ihtimali vardır. Vajen girişindeki kaslarda kasılma devam edeceği için doğum normal yolla olamaz ve sezeryanla olur. Dolayısıyla doğumdan sonra da vajinismus sorunu devam eder.

Vajinismusun ilacı yoktur. Vajen girişindeki kaslardaki kasılma, kaygı giderici ilaçlar ve lokal anestezik krem ve jellerle, alkol almayla iyileştirilemez. Bu başarısız tedavi girişimleri hem sorunu çözmez hem de ümitsizlik yaratarak çiftte problemin çözülemeyeceği düşüncesi oluşturur.

Hayır düzelmez. Genel anestezide tüm vücuttaki kaslarla birlikte vajen kasları da gevşer ve penis içeri girebilir. Ama daha sonraki ilişkilerinde yine kasılma ve korku olur ve penis giremez.

Düzeltmez. Çünkü sorun kızlık zarı değildir. Esas sorun vajene penisin girmesinden korkma ve kaslarda kasılma vardır. Kızlık zarı ameliyatla alınsa bile korku ve kasılmalar devam eder, penisin girmesine müsaade etmez.

Evet. Cinsel terapi ile neredeyse %100 tedavi edilebilir. Vajinismusun şu ana kadar bilimsel olarak başarısı ispatlanmış tek tedavisi cinsel terapidir. Cinsel terapide çoğunlukla karı koca birlikte görülür. Çünkü vajinismus sadece kadının değil çiftin sorunudur.  İlk seanslarda cinsel eğitim verilir. Diğer seanslarda egzersizler ve verilen ödevlerle kademeli olarak kasılmalar ve vajene girişle ilgili korkular düzeltilir. Vajinismus tedavisinde amaç, ne yapıp edip penisin vajene girmesini sağlamak değildir. Amaç kadının cinsel ilişki sırasında kasılmadığı, acıyacak diye korkup kaçınmadığı, çiftin cinsellikten haz aldığı, tatminkar bir cinsel yaşamalarını sağlamaktır.

Evet oluşabilir. Erkekte eşine karşı oluşan öfke, kızgınlık, istenmeme düşüncesi ve bekaretle ilgili şüpheleri cinsel isteksizlik, sertleşememe ve erken boşalma sorunlarına neden olabilir.

Büyük bir heyecanla bir araya gelen yeni evli çiftin ilk cinsel birleşme girişimlerinde bu sorunu yaşamaları çifti olumsuz etkiler. Kadın genellikle kendini suçlu hisseder, kadınlığında eksiklik hisseder, eşine ve topluma karşı kadınlık görevini yerine getiremediğini düşünüp üzülür. Aynı zamanda eşini kaybetme korkusu yaşar.  Erkekte eşine karşı kızgınlık oluşabilir, kendisini istemediğini düşünebilir. Bazen bekaretle ilgili şüpheler oluşabilir. Durumu ailelerin öğrenmesi sorunu büyütüp boşanmaya kadar götürebilir.

Vajinismus tamamıyla psikolojik sebeplidir. Cinsellik eğitimi ve bilgilerin yetersiz olması, kızlık zarı ve ilk gece korkuları,  sürekli olarak bekareti koruma ve kaybetmeye yönelik kaygılar, cinselliğin utanılacak bir şey, kötü ve pis olduğuna dair yanlış inanışlar, cinselliğin tabu olarak görülmesi vajinismusa sebep olan faktörlerdir.  Vajinismusu olan kadınların çoğu, vajenlerinin çok küçük olduğunu, penisin ise çok büyük olduğunu, çok acıtacağını, parçalayacağını, kızlık zarının girişi tamamen kapatan bir duvar gibi olduğunu, aşırı kanayacağını, kanamanın durmayıp hastaneye gitmek zorunda kalacaklarını düşünürler. Bunların hepsi bilgi eksikliğinden kaynaklanan yanlış inanışlardır.

Türkiye’de kadınlarda en sık görülen cinsel problemdir. Her 10 kadından birinde görülür. Batı ülkelerine göre 5-6 kat fazla görülür.

Genellikle evet. Ama nadiren de sonradan ortaya çıkabilir. Örneğin cinsel taciz, doğum, düşük, kürtaj, hastayı olumsuz etkileyen jinekolojik muayene ve ameliyatlardan sonra, eşiyle kadını travmatize eden bir cinsel ilişki yaşandıktan sonra da oluşabilir.

Halk arasında ilk gece korkusu olarak bilinir. Vajinismus, vajene giriş denendiğinde, vajenin girişteki üçte bir kısmını çevreleyen kaslarda sürekli ve tekrarlayan biçimde istek dışı kasılmaların olmasıdır. Ayrıca ağrıyacak korkusu ve kaygıları vardır. Bazı kadınlarda bedenin çeşitli bölgelerinde, hatta tüm bedende kasılmalar olur. Bacaklarını kapatırlar, titreme, çarpıntı, terleme, bulantı, kusma ve ağlama olabilir. Cinsel ilişkiye girilemez. Kadın bu kasılmaları isteyerek yapmaz. Aynı şekilde isteyerek de geçiremez.

Vajen, vajen girişinden rahim ağzına kadar uzanan, içi boş silindirik sayılabilecek bir organdır. Çevresinde çok esneyebilmesini (örneğin bir bebek çıkabilecek kadar) sağlayan bir kas yapısı vardır. Normal halde vajenin uzunluğu 7-8 cm, çapı 2 cm‘dir; uyarılınca boyu 9-11 cm, çapı girişte 3 cm, dip kısımlarda 6 cm olur. Buradan anlayacağımız; vajen cinsel uyarıyla genişlemektedir.

Vajinismus sadece kadının değil çiftin sorunudur. Erkek vajinismusun bir hastalık olduğunu, bunun kadının elinde olan bir şey olmadığını, kendiliğinden düzelmeyeceğini bilmelidir. Tedavi egzersizlerinin büyük çoğunluğu eşlerin birlikte yapmaları gereken egzersizlerdir. Bu nedenle tedavide erkeğin de aktif katılımı gereklidir.

Erkek “ben ne yapabilirim, bu onun sorunu” demeyip vajinismusla  ve tedavisiyle ilgili sorumluluk alıp eşine karşı destekleyici, yardımcı, sabırlı, sıcak, olumlu ve güven verici yaklaşmalıdır.

Vajinismusun cinsel terapisi, çoğunlukla 6-8 terapi seansı ile 2-3 ay sürer. Bir kaç görüşme ile 1 ayda düzelen hafif vakalar da vardır ama nadirdir. Cinsel bilgi düzeyi çok düşük olan, genç kadınlarda durum sadece “ilk gece korkusu” olabilir. Bu sorun cinsel eğitim ve danışmanlıkla 1-2 seansta giderilebilir.

Uygun cinsel terapi ile vajinismus tedavisinde başarı oranı yüzde yüzdür.

Cinsellik, bedenler ve cinsel organlar aracılığyla beyinde yaşanır. Çiftlerin bu gerçeği akıllarından cıkarmayarak tedavinin cinsel terapi eğitimi almış bir psikiyatrist yardımı, erkeğin desteği ve yardımı ve kadının aktif çabasıyla başarılı sonuca ulaşabileceklerini bilmeleri gerekir.

Günümüzde vajinismusun bilimsel olarak başarısı ispatlanmış tek tedavi yolu cinsel terapidir. Doğru uygulanan cinsel terapiyle başarı oranı %100 denilebilir. Vajinismusu, çiftin sorunu olarak ele almak ve erkeği de buna ikna ederek teşhis ve tedaviye aktif katılımını sağlamak çok önemlidir. Bazı çiftlerde erkekler vajinismusu bir hastalık olarak kabullenmedikleri, belki de doğru bilgiye sahip olmadıkları için eşlerinin kendilerini istememesi ve reddetmesi gibi algılayıp, kırgınlık ya da öfke duyabilirler.

Bazen eşlerinin bekareti konusunda şüphe duyabilirler. Bazen de durumun kendi yetersizlikleriyle ilgili olabileceğini düşünüp endişe yaşayabilirler ve zaman içinde cinsel isteksizlik, sertleşememe ve erken boşalma gelişebilir. Bu nedenle vajinismusun cinsel terapisi genellikle çift şeklinde sürdürülür. Öncelikle cinsel bilgi düzeyi, yanlış inanışları, hangi aşamalarda zorlandıkları ve kaygıları tespit edilir. İlk seanslarda bir çeşit cinsel eğitim verilir. Çiftin cinsellikle ilgili yanlış inanışlarının düzeltilmesi, cinsel organların anatomisi ve cinselliğin fizyolojisiyle ilgili bigilendirilmesi yapılır. Vajinismusun tedavisinin daha sonraki seanslarında egzersiz ödevleri ile aşamalı olarak vajinal kasılmanın ve penisin vajene girişine dair korkuların üzerine gidilir.

Vajinismusun tedavisinin tek amacı ne yapıp edip penisin vajene girmesini sağlamak değildir. Amaç; kadının korku, kasılma, kaçınma, ağrı ve acı yaşamadığı, çiftin her ikisinin de zevk ve keyif aldığı tatminkar bir cinsel hayata kavuştukları kalıcı bir düzelme sağlamaktır.

Vajinismus teşhisinde kullanılan her hangi bir tıbbi test yoktur. Vajinismus teşhisi, ayrıntılı cinsel yaşam öyküsünün alındığı psikiyatrik muayene ile konulur. Vajinismusu, çiftin sorunu olarak ele almak ve erkeği de buna ikna ederek teşhis ve tedaviye aktif katılımını sağlamak çok önemlidir. Teşhis görüşmesinde ideal olanı hem kadın hem erkekle ayrı ayrı görüşülüp ayrıntılı cinsel yaşam öyküsü almaktır. Bazı çiftlerde erkekler vajinismusu bir hastalık olarak kabullenmedikleri, belki de doğru bilgiye sahip olmadıkları için eşlerinin kendilerini istememesi ve reddetmesi gibi algılayıp, kırgınlık ya da öfke duyabilirler. Bazen eşlerinin bekareti konusunda şüphe duyabilirler. Bazen de durumun kendi yetersizlikleriyle ilgili olabileceğini düşünüp endişe yaşayabilirler ve zaman içinde cinsel isteksizlik, sertleşememe ve erken boşalma gelişebilir. Bu nedenle önce detaylı cinsel yaşam öyküsü alınır. Çiftin cinsel bilgi düzeyi, yanlış inanışları, hangi aşamalarda zorlandıkları ve kaygıları tespit edilir.

Organik bir problemden şüphelenildiğinde jinekolojik muayene için yönlendirme yapılır. Ancak vajinismusu olan kadınlar çoğunlukla jinekolojik muayeneye izin veremedikleri için kadın doğum uzmanının duyarlı ve hassas olması gerekmektedir. Özensiz yapılan bir jinekolojik muayene vajinismusun ağırlaşmasına sebep olabilir.

Birincil (primer) vajinismus: İlk cinsel ilişkide başlayan vajinismustur. Vajinismusların neredeyse tamamı bu tiptedir. Kadında ilk cinsel ilişki denemesinde başlayan endişe, korku, vajen kaslarında kasılma olur ve cinsel ilişkiye giremez.

İkincil (sekonder) vajinismus: Nadiren görülür. Adından da anlaşılacağı gibi başka bir probleme ikincil olarak gelişir. O güne kadar normal bir cinsel hayatı olan kadın, cinsel bölgedeki herhangi bir hastalıktan dolayı ağrılı bir cinsel ilişki yaşarsa, sanki bundan sonra hep böyle ağrılı olacakmış gibi düşünüp korkabilir. Bu yanlış inanışı ve korkuları da vajinismus gelişmesine sebep olabilir. Genellikle cinsel bölgede olan geçici tıbbi bir hastalığın peşinden oluşur. Örneğin; vajinal enfeksiyonlar,  cinsel bölgeye travma veya iyi yapılmamış bir epizyotomi ikincil vajinismusa sebep olabilir. Ayrıca cinsel taciz, tecavüz veya kendi eşi ile yaşadığı olumsuz duygular uyandıran bir cinsellikten sonra da gelişebilir. Yine çok nadiren de olsa eşin aldatması sonucu da kadında vajinismus gelişebilir.

Vajinismus nedenleri tamamıyla psikolojik nedenlidir. Cinsellikle ve özellikle kızlık zarıyla ilgili psikolojik kaygılar vajinismusa neden olur. Kadına çocukluğundan itibaren aşılanan yanlış inanışlar ve tabular cinsellik ve kızlık zarıyla ilgili kaygıların oluşmasına ve sonrasında da vajinismus gelişmesine sebep olur.

Vajinismusu olan kadınların çoğu, ilk gecenin çok ağrılı olacağı, çok kanayacağı ve kanın durmayıp hastaneye gidebilecekleri, kendi cinsel organlarının çok küçük olduğu, penisin çok büyük ve zarar verici bir organ olduğu, penisin vajene girdikten sonra çıkamayıp kadın ve erkeğin birbirine kilitli kalabileceği, bu şekilde hastaneye gitmek zorunda kalıp herkese rezil olacakları gibi çok sayıda yanlış düşünce ve korkulara sahiptirler. Bu düşünceler çocukluktan itibaren aileleri veya çevreleri tarafından kafalarına yerleştirilmiştir.

Büyüme çağındaki kızlara; cinselliğin kötü ve pis olduğunu, kadınlar için zarar verici, cinselliği isteyen kadınların kötü kadın olduğu, kadınların kaçması gereken ve yanlızca erkeklerin faydalandığı bir durum olduğunun anlatıldığı toplumlarda vajinismus nedenleri daha sık görülmektedir.

• Penis veya herhangi bir nesnenin vajene girmesi konusunda sıkıntı yaşama
• Penisin vajene girmesi esnasında vajen kaslarında sürekli ve istemsiz kasılma olması
• Cinsel ilişkiye girememe
• Vücutta kasılmalar, çoğunlukla bacaklarda kasılma
• Bacakları kapatma, eşi ittirme
• Korku, kaygı ve panik duygusu
• Çarpıntı, terleme, bulantı, kusma, bayılacak gibi olma
• Ağlama

Vajinismus, kadının olmasını istemesine rağmen vajinaya penis, parmak, kadın-doğum muayane aletleri veya başka bir nesnenin girmesi konusunda sıkıntı yaşaması, giriş denendiğinde vajinada sürekli biçimde istemsiz kasılmaların olması, ağrı korkusu ve kaygıların olmasıdır.

Sadece vajina değil kadının tüm vücudunda kasılmalar olabilir, kadın bacaklarını kapatıp eşini itebilir, titreme, çarpıntı, terleme, bulantı, kusma, bayılacakmış gibi olma, panik atak benzeri tablo ve ağlama görülebilir. Vajinadaki kasılma çoğu kadında cinsel birleşmeye izin vermez. Bu kasılmayı kadın kendi isteği ile yapmadığı gibi, bunu isteyerek de geçiremez. Bazılarında zorlamayla vajinaya giriş olsa bile kasılmalar geçmez ve cinsel birleşmeler ağrılı ve acılı olarak sürer.